Devamını okuyun...>>
%99'un Manifestosu
Devamını okuyun...>>
Cannibal Manifesto
Only Cannibalism unites us. Socially. Economically. Philosophically.
The unique law of the world. The disguised expression of all individualisms, all collectivisms. Of all religions. Of all peace treaties.
Tupi or not tupi that is the question.
Against all catechisms. And against the mother of the Gracos.
I am only interested in what’s not mine. The law of men. The law of the cannibal.
We are tired of all those suspicious Catholic husbands in plays. Freud finished off the enigma of woman and the other recent psychological seers.
What dominated over truth was clothing, an impermeable layer between the interior world and the exterior world. Reaction against people in clothes. The American cinema will tell us about this.
Sons of the sun, mother of living creatures. Fiercely met and loved, with all the hypocrisy of longing: importation, exchange, and tourists. In the country of the big snake.
It’s because we never had grammatical structures or collections of old vegetables. And we never knew urban from suburban, frontier country from continental. Lazy on the world map of Brazil.
Devamını okuyun...>>
Manifestolar, Akımlar - Gilles Deleuze
Günümüzde durum nedir? Uzunca bir süredir edebiyat ve hatta diğer sanatlar, ‘ekoller’ halinde örgütleniyorlar. Ekoller ağaç-görünümlü yapılardır.. Ve daima dehşet vericidirler: her zaman hep bir Papa, manifestolar, temsilciler, avangardist bildiriler, mahkemeler, aforozlar, küstahça ani politik döneklikler ortalıkta arz-ı endam eder.. Ekollerin en kötü yanları, (bunu çoktan hak etmiş) müritlerinin kısırlaştırılması değildir yalnızca, kendinden önce ve kendileriyle birlikte varolan her şeyi ezip boğmaları ve yok etmeleridir- Sembolizm 19.yüzyıl sonundaki o müthiş zengin şiirsel hareketi nasıl boğduysa, Sürrealizm uluslararası Dada hareketini nasıl ezdiyse…Artık bir ekolden olmak için bir bedel ödenmiyor fakat ekoller kapkaranlık bir örgütlenmenin faydasına çalışıyor: bir nevi marketing yani çıkarların, kârın, menfaatin oynaklığı.. Ve artık kitaplarla hiç bir alaka tesis edilemez, ama gazete makaleleri, televizyon programları, tartışmalar, gizli oturumlar, varlığı gerekli bile olmayan kitaplar üzerine yapılan yuvarlak masa toplantılarına kayar bu ilgi. Bu acep Mc Luhan’ın kehanet ettiği ‘kitabın ölümü’ müdür? Burada karşımızda karmakarışık bir fenomen duruyor: her şeyin ötesinde sinema ve belirli boyutta gazete, radyo ve televizyon, yazarlık işlevini sorgulamada güçlü öğeler olmuşlar ve artık yazarlığa duhul olmayan -en azından potansiyel olarak- yaratılıcılıkları ortaya çıkarmışlardır.
Devamını okuyun...>>
Devamını okuyun...>>
Avrupa Antifaşist Manifestosu
İkinci Dünya Savaşı ve nazi faşizminin mağlup olmasından tam 68 yıl sonra tüm Avrupa aşırı sağın yükselişine sahne oluyor. Ama asıl endişe verici olan aşırı sağın da sağında yer alan neonazi güçler. Yunanistan ve Macaristan gibi bazı ülkelerde kök salan bu radikal güçler, şiddeti, ırkçılığı ve pogromları tetikleyen kitlesel halk hareketlerine dönüşmekte. En temel amaçları; sendikal, siyasi, kültürel ve emekçi örgütlenmenin, sivil direnişin, farklı olma hakkının, “farklı” olanların ve en zayıf halkanın – fiziki olarak da – yok edilmesini sağlamak.
Tıpkı 1920 ve 1930’larda olduğu gibi, neofaşizm ve aşırı sağın altında yatan asıl neden kapitalizmin ekonomik, sosyal, politik, ekolojik ve etik krizi. Oysa borç krizi bahanesiyle hayat standartlarına, özgürlüklere, emekçilere ve toplumun alt katmanlarına karşı yapılan ve şu ana kadar benzeri görülmeyen bir saldırı sözkonusu.
Devamını okuyun...>>
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)